Sık sorulanlar
Videoları televizyon, internet veya farklı bir medya organında yayınlayabilir miyiz?
Videoların yayınlanması aşağıdaki şartlar dahilinde serbesttir:
Videoların özgün hali yani, boyutu, logosu, yapımcısına dair videonun başında ve sonunda yer alan bilgiler aynen muhafaza edilmelidir.
Ticari amaç güdülmemelidir.
Bu videoların içeriği hiç bir şekilde değiştirilemez.
Videoların içerisinden hiçbir görüntü, ses ve müzik alınıp başka bir amaç için (eser, reklam, jenerik vb. maksatlarla) kullanılamaz.
Bu eserleri TV de yayınlamak isteyen firmalar bizle iletişime geçip yayın hakkı ile ilgili sözleşmeyi imzalamalıdırlar.
Ayrıca bu çalışmalarımızı yayınladığınız yerde kaynak olarak www.feyyaz.tv sitemizi de belirtmeniz, insanların daha detaylı bilgiye ihtiyaç duyduklarında sitemize başvurmalarına vesile olacaktır.
Aksi takdirde telif hakları ihlal edilmiş olacağından yasal işleme başvurulacaktır.
Videolarda yavaş bir anlatım şekli tercih edilmiş, neden?
Bu sorunun cevabını bir kaç madde halinde dikkatinize sunmak istiyoruz:
1- Bizler eserlerimizde malumu ilam yapmamakta, genelde bilinmeyen konuları işlemekteyiz. Başka bir ifadeyle, hatırlatma değil; öğretme yapmaktayız. Öğrenim ise belli bir süreç istemektedir. Kişi dinlediğini algılamalı, anlatılmak istenileni anlamalı ve bilgiyi hazmetmelidir. Bu sebeple, anlatımda ses aralıkları verilmekte ve bilginin hazmedilmesine ve kavranmasına yardım edilmektedir. Eğer metinler haber okunur gibi okunsaydı, anlık bir istifade olur; ancak kavrama ve bilgiyi hazmetme gerçekleşemezdi.
2- Eserlerimizde sadece öğretimi hedeflememekte, aynı zamanda tefekkürî bir ibadetin yapılmasını da kastetmekteyiz. Mesela, Allah’ın varlığını ispatta, “Rızık Verme” delili işlenirken, rızkını yiyen hayvanlar gösterilmektedir. Daha sonra ise hemen diğer paragrafa geçilmemekte ve sese ara verilip rızkıyla beslenen diğer hayvanlar gösterilmektedir. Buradaki amaç: Seyreden kişinin rızık verme delilini tefekkür edebilmesidir. Yani seyreden kişi, verilen o boşlukta rızkını yiyen hayvanları seyretmeli ve seyrederken de, “Evet Ya Rabbi, sensin bu hayvanları besleyen, sensin rızıklarını veren, rızkı verilen bütün bu hayvanlar senin varlığının delilidir…” gibi manaları tefekkür etmelidir. Bu tefekkürünü de “Sübhanallah, Allah-u Ekber, Maşallah…” gibi zikirler ile süslemelidir. Demek, verilen o araların maksadı, kişiyi tefekküre sevk etmesi içindir. Eğer metinler haber okunur gibi okunsaydı bu tefekkür yapılamazdı.
3- Eserlerimiz, internette sörf yapanlar için uygun eserler değildir. Zaten sesin yavaş olmasından şikâyet edenler sörf yapmayı arzu edenlerdir. Onlara göre konu hızlıca anlatılmalı ve hemen sonuçlandırılmalıdır. Bu görüş sahipleri eserlerimizden beklenen faydayı göremezler. Eserlerimizden beklenen faydayı görebilmek için kişi ilk önce kendini manen hasta bilmeli ve seyredeceği videoyu hastalığının merhemi olarak görmelidir. Evet, kader hakkında onlarca sorusu olan kişi manen hastadır ve “Kader İman” eseri onun devasıdır. Allah’ın varlığı, Ahiretin varlığı hakkında onlarca sorusu olan kişi manen hastadır ve “Ateizmi Yıkan Gerçekler” “Ahirete İman” eserleri onun devasıdır. Vesveseye müptela olmuş ve bir türlü bundan kurtulamayan kişi manen hastadır. “Vesveden Kurtuluş Çareleri” isimli eser ise onun devasıdır. Namaz kılmamak bir hastalıktır; “Gözümün Nuru Namaz” isimli eserimiz ise bu hastalığın bir devasıdır. Bunlar gibi, her bir eser manevi hastalıklarımıza deva olacak şekilde hazırlanmıştır. İlacın etkisini gösterebilmesi için seyreden kişi şu noktalara dikkat etmelidir:
İlgili videoyu sessiz bir ortam gibi, konsantre olabileceği bir ortamda seyretmelidir.
Hemen bitirip başka bir videoya geçmeyi düşünmemeli, seyrettiği videoyu anlamaya çalışmalıdır. Hatta bir defa seyrederek anlayamamışsa tekrar ve tekrar seyretmelidir.
Seyrederken kendisini muhatap kabul etmeli ve seyir esnasında makama uygun olarak bazen tefekkür etmeli, bazen tesbih etmeli bazen de nefsini hesaba çekmelidir.
4- Şunu unutmayın ki, ilmi bir meselenin kalpte tesirini gösterebilmesi için ilk önce akılda kalması gerekir. Akılda kalmayan bir delilin kalpteki etkisi son derece zayıftır. Bu sebeple, bir videoyu izleyip bitirdiğinizde, seyrettiğiniz videoda anlatılan konuyu -velev ki üç beş cümleyle de olsa- özetleyebilmelisiniz. Eğer bu özeti yapamıyorsanız videoyu bir daha seyredin. İşte bizler, bu özeti yapabilmeniz için hızlı ve aceleci bir şekilde eseri montajlamıyor; tamamen anlaşılsın ve hazmedilsin diye yavaş bir tempo takip ediyoruz. Konudan uzaklaşmamanız için de önlemimizi alıyor ve konuyu tam ifade eden görüntüler kullanıyoruz.
5- Şu da unutulmamalıdır ki, insanlar farklı farklıdır. Biri siyahı severken, diğeri beyazı sever. Birinin uzun dediğine diğeri kısa der. Birinin beğendiğini diğeri beğenmez… Fıtratları böyle farklılık gösteren bütün insanları aynı anda memnun etmek mümkün değildir. Sizin “yavaş” dediğiniz bir videoya, başkası “çok hızlı olmuş” diyebilir. Bizler son derece dikkatli gözler ve kulaklar ile eserleri tenkit süzgecinden geçiriyor ve sizlerin istifadesine öyle sunuyoruz. Sizlerden beklediğimiz tek şey ise istifade etmeniz ve bizlere dua etmenizdir.
Bazı videolarda anlatılmak istenen konuyu tam olarak anlayamıyoruz?
Bu sorunun cevabını da yine maddeler halinde dikkatinize sunmak istiyoruz:
1- Bazı konuların anlaşılmasındaki zorluğun en birinci sebebi, eserin baştan seyredilmemesi ve ortadan rastgele bir videonun tıklanmasıdır. Mesela, “Kadere İman” isimli eserimizde “Evlilik de Kader midir?” videosu vardır. Eğer birisi, “Ezeliyet” ve “İlmin maluma tabi olması” videolarını seyretmeden önce “Evlilik de Kader midir?” videosunu seyrederse, konuyu anlamakta zorlanabilir. Çünkü “Evlilik de kader midir?” konusu, “Ezeliyet” ve “İlmin maluma tabi olması” kaidesi üzerine bina edilmiştir. Bu iki meseleyi bilmeyen, evliliğin kader olup olmadığı meselesini anlayamaz. O halde, evliliğin kader olup olmaması videosu, ezeliyet ve ilmin maluma tabi olması videosundan sonra seyredilmelidir.
İşte bunun gibi, eğer kişi, sıra takip edilmesi gereken bir eserde sırayı takip etmeyip, rastgele ortadan bir video seçmişse ve bu video önceki konularla irtibatlı ise konunun anlaşılması zorlaşmaktadır.
Elbette her eserde sırayı takip etmek gerekmez. Mesela, “Ateizmi Yıkan Gerçekler” eserinde her video başlı başına bir konudur. Hangisini seyretseniz anlarsınız. Yine “Ahirete İman” veya “Kur’an’ın Delilleri” böyle eserlerdendir. Videolarını seyrederken sırayı takip etmek zorunda değilsiniz.
“Kadere İman” ya da “Vesvese ve Kurtuluş Çareleri” gibi eserler ise, videoları sırasıyla izlenmesi gereken eserlerdendir. Çünkü bu eserler hazırlanırken konular birbiri üzerine bina edilmiştir. Önceki konuyu bilmeyenin sonraki konuyu anlayabilmesi zor olabilir.
O halde, bazı videoları seyrederken anlama zorluğu yaşayanlara birinci tavsiyemiz, eseri baştan başlayarak sırasıyla seyretmeleridir.
2- Bazı eserlerin anlaşılmasını zorlaştıran bir diğer sebep de eserde geçen kelimelerin manasının bilinmemesidir. Bizler metinlerde son derece sade bir dil kullanmaya çalışmaktayız. Ancak ne var ki, bazı ifadelerin karşılığını kullanmak oldukça zordur.
Mesela, “Rububiyet, tahkiki iman, taklidi iman, hakka-l yakin, ayne-l yakin, ilme-l yakin…” gibi ifadelerin Türkçe karşılıkları bir cümle, bazen ise bir paragraftır. Bizler bu sebeple, bu ifadeleri olduğu gibi kullanmakta ve ifadelerin manalarını ilk geçtiği yerde izah etmekteyiz. Yani ilk önce ifadelerin karşılıklarını öğretmekte, sonra bu ifadeleri aynen kullanmaktayız.
Dolayısıyla kişi, lügat karşılığının öğretildiği ilgili bölümü atlar ya da orada dikkati dağılarak lafzın manasını öğrenmezse, sonraki bölümleri anlamakta zorlanmaktadır.
Hâlbuki bu problemi, eserlerimizin sırayla seyredenler yaşamamaktadır. Zira sırayla seyredenler eseri baştan seyrettikleri için, her kelimenin manasını ilk ifade edildiği yerde öğreniyor ve ileride aynı kelime karşılarına çıktığında zorlanmadan manayı anlayabiliyor.
Bu sıkıntıyı çekenlere tavsiyemiz, her eseri baştan başlayarak seyretmesidir. Bu sayede her kelimenin karşılığını başta öğrenecek ve sonraki videoyu seyrederken hiçbir zorluk çekmeyecektir.
Şunu da hatırlatmak isteriz: İnsan beyninin tamamlama özelliği vardır. Eğer cümledeki bir kelimenin manasını bilmeseniz, yine de o cümleyi anlar ve manayı kaybetmezsiniz. Elbette bütün kelimelerin manasını bilerek seyretmek daha keyif vericidir. Bunun için de her eseri baştan başlayarak seyretmek ve bir kelimenin ya da kavramın manası öğretildiğinde o bölümde bu manayı öğrenmek gerekir.
Video eserlerde niçin Risale-i Nur’un orijinal metinleri kullanılmıyor?
Eserlerimizde Risale-i Nurlar kaynak eser olarak kullanılmıştır. Eserlerimiz, Risalelerin şerh ve izahları mahiyetindedir. Bu sebeple, bazı Risale-i Nur talebeleri, orijinal metinlerin birebir kullanılmasını arzu etmektedir. Bu arzuyu taşıyan kardeşlerimize cevaben deriz ki:
Hazırlamış olduğumuz eserlerdeki birinci muhatap Risale-i Nur talebeleri olmayıp; asıl muhatabımız Risale-i Nurları okumayanlardır. Bizler, Risale-i Nurlar ile onlar arasında bir köprü olmaya çalışıyor ve her eserimizde Risale-i Nurları kaynak göstererek onları bu eserlerin membaı olan Risale-i Nur’a havale etmekteyiz.
Mesela, “Gözümün Nuru Namaz” isimli eserimizin sonunda şöyle diyoruz: “Namazın kıymetine dair hazırladığımız eser burada tamam oldu. Eserimizde Bediüzzaman hazretlerinin Risale-i Nur Külliyatı kaynak eser olarak kullanılmıştır. Osmanlıca bilmeyenler için metinleri sadeleştirerek ve şerh ederek naklettik. Ancak şunu itiraf edelim ki, Üstad hazretlerinin ifadesindeki tesiri muhafaza edemedik. Bu sebeple sizleri, kaynak eser olarak kullandığımız Risale-i Nur Külliyatına davet ediyor ve hakikatlerin kendisini Üstad hazretlerinin lisanıyla okumanızı tavsiye ediyoruz.”
Orijinal metinleri kullanmayıp, metinleri şerh etmemizin sebebi ise şudur: Malumdur ki, bir eser istifade edilmesi için hazırlanır. İstifade edebilmesinin birinci şartı ise anlaşılabilmesidir. Eğer metin anlaşılamazsa istifade edilmez.
Hakikat böyle iken, Risale-i Nur talebeleri haricindekiler Osmanlıca bilmemekte ve orijinal metinleri anlayamamaktadır. Kaldı ki, Risaleleri okuyanların bile, okuyup anlayamadığı onlarca yer vardır. Bizler “Ateizmi Yıkan Gerçekler” isimli eserimizi tam bir yılda hazırladık. “Ahirete İman” eseri yine bir yılda hazırlandı. Kendisine bu kadar emek verilen eserler, elbette seyreden herkes tarafından anlaşılabilmelidir. Eğer anlaşılamazsa verilen bunca emek boşa gidecektir. Elbette Allah için yapılan hiçbir amel boşa gitmez; ancak eğer anlaşılmazsa eserin hazırlanma hikmeti kaybolacaktır.
Dolayısıyla deriz ki: Risale-i Nurlara vakıf olan kardeşlerimizin orjinal metinleri duymak istemeleri bir aşkın neticesidir; ancak ifade ettiğimiz gibi, bizim birinci safta muhatabımız Risaleleri okumayanlardır. Onların istifade edebilmesi için metinleri sadeleştirerek ve şerh ederek nakletmeyi uygun bulduk.
Akla gelebilecek olan “Risaleler, şerh ve izah edilebilir mi?” sorusunu da bu konuda hazırlanmış bir makalemize havale ediyoruz. Makalemizi okumak için tıklayın…