Bitkilerin mineral maddeleri seçerek aldıkları pek çok deneyle ispat edilmiştir. Bitkinin seçme faaliyeti için hücre zarı ve çeperi, özel bir yapıya sahip kılınmıştır. Bu yapı ihtiyaç duyulan maddelerin içeriye girmesine izin verirken, zararlı ve ihtiyaç harici maddelerin içeriye girmesine müsaade etmemektedir.
Bir stadyumdan içeriye girmek için kapıya yüklenen insanlar misali, maddeler de bitkiye girmek için öylece yüklenirler; ama içeriye giriş için hücre zarına bir bilet göstermeleri ve izin almaları gerekir. Eğer mineraller gelişigüzel bitkiye girseler ve gelişigüzel çıksalardı, bu bitkinin ölümü olurdu.
Her tür bitki kendi yapısına göre, ihtiyacı olan maddeleri seçip alacak özellikte yaratılmıştır. Bitkinin değişik safhalarda, değişik mevsimlerde ve değişik muhitlerde mineral seçiminin değiştiğini de unutmayalım!
Şimdi, bizimle hücre zarı arasında bir kıyas yapacağız: Biz, mahlukatın en akıllılarıyız. Akıl bizde, ilim bizde, irfan bizde yine de günlük besin ihtiyacımızın ne olduğunu, bu ihtiyacımızı en mükemmel şekilde hangi besinlerden karşılayacağımızı ve ne nispetle almamız gerektiğini bilmiyoruz. Bu bilgiye sahip olabilmek için beslenme uzmanı veya doktor olmak, bunun için de yıllarca okumak gerekir. Hâlbuki hücre zarı hiç bir okula gitmemiş ve hatta onun kalem ve defteri bile yoktur. Ama âdeta bir beslenme uzmanı gibi çalışmakta ve vücuda lazım olan minerallerin geçişine izin verirken diğerlerini durdurmaktadır.
Şimdi soruyoruz: Acaba bu işin hakiki faili hücre zarı mı? Yoksa perde arkasında bu işleri idare eden hikmet sahibi bir zat mı var?