10- Peygamberimiz hangi mezheptendi?
FREE DOWNLOAD (1)
Alternatif Linkler
Original Media Vimeo

10- Peygamberimiz hangi mezheptendi?

Turn Off Light
More
Report

Report


Video Metni:

A- Bu cevabı da beğendim. 3. sorum da şu: Peygamberimiz hangi mezheptendi?

B- Bu soru, mezhepsizlerin ve dinsizlerin, Müslümanları köşeye sıkıştırmak maksadı ile sordukları bir sorudur. Zira bu soruya muhatap olan kişi: “Peygamberimizin mezhebi yoktu” dese, bu sefer soru sahibi: “O zaman bu mezhepler nereden çıktı?” diyecek. Yok eğer, “Peygamberimiz Hanefi idi, ya da Şafi idi” dese, bu sefer de bir mezhebi Peygamberimize isnat ederek hata etmiş olacak. Eğer cevap vermeyip sükût etse, bu sefer de soru sahibine mağlup olmuş ve onun haklılığını tasdik etmiş olacak. Yani her halükarda zarar edecek…

Bu soruyu iyi ki sordun. Cevabını burada verelim ki, mezhebe tabi olanlar, mezhepsizlerin bu saçma sorusu altında ezilmekten kurtulsun. Sorunun cevabında misal dürbününü kullanacağız. Şimdi sana üç misal vereceğim. İyi dinle!

  1. Misal: Bir su kaynağını ve bu kaynağın oluşturduğu bir havuzu hayal ediyoruz. Havuzun suyu dört farklı kanala dökülüyor olsun. Kaynaktan akan suyun da dört rengi var; mavi, kırmızı, sarı ve yeşil… Bu dört renk, havuzda karışık bir şekilde dururken, kanallara doğru yöneldiğinde, her kanala bir renk giriyor. Suyun mavi rengi bir kanala, kırmızı rengi bir kanala, sarı rengi bir kanala ve yeşil rengi de bir kanala…

Şimdi, havuzun yanında duran ve bu dört kanaldaki dört farklı rengi gören kişi soruyor: “Bu havuzun rengi nedir?”

Şimdi biz “sarı” desek, havuz sarı değil; “kırmızı” desek, havuz kırmızı da değil; “yeşil” desek, yeşil de değil; ve “sarı” desek, sarı da değil… Eğer, “Bu sular bu havuzdan gelmiyor” desek, bu da doğru değil… Yok eğer cevap vermesek, bu da soru sahibini sevindirecek.

O halde ona şu cevabı vermek gerekir ki, hem doğrudur, hem de hakikattir: Su kaynağı ve havuz, bu renklerin hiçbiri değildir, belki bu kaynak ve havuz öyle bir renktedir ki, bütün bu renkleri içinde barındırıyor ve bütün bu renkler ona aittir. Her kanal, kendi kabiliyeti nispetinde, havuzun bir rengini gösteriyor.

Aynen bunun gibi, Peygamberimiz (sav) de ilahî bir kaynak ve vahyin havuzudur. Bu havuzun ab-ı hayatı hükmünde olan şer’i hükümler ise, kanallar hükmünde olan mezhepler ile bize ulaşmaktadır. Her mezhep, bu havuzun -tabir-i caizse- bir rengini bizlere ulaştırmakta ve o ab-ı hayatı içmemize vesile olmaktadır. Demek Efendimiz (sav) ne Hanefidir, ne Şafidir, ne Malikidir ve ne de Hanbeli… Efendimiz (sav), bütün bu mezheplerin hükümlerini, şeriatında cem etmiş bir havz-ı ilahidir ve bir menba-ı hakikattir.

  1. Misal: Bir ağaç hayal ediyoruz ki, bu ağacın dört dalı ve her dalında da farklı bir meyve var. Bir dalında elma, bir dalında üzüm, bir dalında hurma ve bir dalında da çilek…

Bir akılsız, bu muhteşem ağaca bakıyor ve diyor ki: “Bu ağaç ne ağacıdır?”

Eğer “Elma ağacıdır” desek, bu sefer daldaki üzümleri inkâr edecek; eğer “Üzüm ağacıdır” desek, bu sefer de hurmaları inkâr edecek; yok eğer “Hurma ağacıdır” desek, bu sefer de diğer meyveleri inkâr edecek.

Ona verilecek cevap şudur: Bu ağaç öğle bir ağaçtır ki, yetiştirdiği hiçbir meyvenin adı ile anılamaz. Belki bu ağaç, bütün bu meyveleri bünyesinde barındıran bir mucize-i kudrettir.

Aynen bunun gibi, Peygamberimiz de -tabiri caizse- böyle ilâhi bir ağaçtır. Bu ağacın dört dalı, dört mezheptir. Her dalında nübüvvetin farklı meyveleri vardır. Peygamberimiz (sav) ne Şafidir, ne Maliki, ne Hanefi, ne de Hanbelî… Peygamberimiz, bütün bu mezhepleri çekirdeğinde ve gövdesinde barındıran nurani bir ağaçtır.

  1. Misal: Güneşin yedi renginin aksini gören bir akılsız sorar: “Güneş mavi midir? Kırmızı mıdır? Yeşil midir? Ve hâkeza…”

Şimdi “mavi” desek, Güneş mavi değil; “kırmızı” desek, Güneş kırmızı da değil; “turuncu” desek, Güneş turuncu da değil, ya da başka bir rengi söylesek, Güneş o renkte de değil…

O halde doğrusu şudur: Güneş, bütün bu renkleri içinde barındıran bir cism-i Rabbanidir ki, bu yedi renk onun madeninden çıkar.

Aynen bunun gibi, Peygamber efendimiz (sav) dahi böyle parlak bir güneştir. Dört mezhep, bu güneşin birer rengidir. Bu ilahî güneş, bu renklerin hiçbiri ile isimlendirilemez. Ancak denilir ki, bu dört renk, yani dört mezhep, bu güneşten süzülmüş ve güneşin bir cihetini gösteren akislerdir. Bu güneş, bu renklerin hepsine sahiptir. O’nun adı ne Hanefi, ne Maliki, ne Şafi, ne de Hanbelidir. O’nun adı, Şems-i Hakikat-i Muhammedidir. (Sallallâhû aleyhi ve sellem)

A- Gerçekten de çok güzel izah ettin. Bu izaha karşı söylenecek tek bir söz bulunamaz…

“Neden bir mezhebe bağlanmak zorundayız” isimli kitabı indirmek için tıklayınız (pdf)

Beğendiysen Paylaş

Yorumunuzu bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorumlar

  1. Allah sizden razı olsun
    iyi ki varsınız
    inanın ne soyleyecegimi nasıl bir teşekkür edecegimi bilemiyorum..
    yerin göğün ve ikisi arasında bulunanların RABBİ olan ALLAH ilminizi artırsın
    biz fakirlerede faydalı ilim nasip etsin