Video Metni:
A-Tevessülün caiz olduğuna dair göstereceğimiz 6. Delil, Münafikun suresinin 5. ayet-i kerimesidir. Bu ayet-i kerimede şöyle buyrulur: “Onlara, gelin Allah’ın resulü sizin için af dilesin, denildiğinde; başlarını çevirirler ve onları büyüklük taslayarak yüz çevirmiş bir halde görürsün…”
B- Çok kuvvetli bir delile benziyor.
A- Evet bu da tevessülün caiz olduğuna kuvvetli bir delildir. Şimdi bu ayet-i kerime üzerinde biraz tahlil yapalım…
B- Seni dinliyorum.
A- Ayet-i kerimede onlara ne deniliyor?
B- Deniliyor ki, “Gelin, Allah’ın Resulü sizin için af dilesin.”
A- Şimdi sorumuz şu: Onların peygamber efendimize gelmeleri ve peygamberimizin onlar için af dilemesi tevessül değil midir? Bu, apaçık bir tevessüldür… Zira tevessül neydi?
B- Tevessül, kişinin Allah’ın affına ya da başka bir arzusuna nail olabilmesi için, Allah ile kendi arasına salih bir kulu koymasıydı…
A- Ayet-i kerimenin açık beyanıyla; Onlardan Allah’ın resulüne gelmeleri isteniyor, yani Allah ile aralarına Peygamberimizi koymaları emrediliyor ve deniliyor ki: “Gelin, Allah’ın resulü sizin için af dilesin…” işte bu, inkârı mümkün olmayan bir tevessüldür…
B- Gerçekten de öyle ayet o kadar açık ki.
A- Bak şimdi tevessülü şirk kabul edenler diyor ki, araya peygamberi bile koyamazsın.. Peki, araya peygamberi koyamıyorsak, ne diye ayet-i kerime bir kısım insanları Peygamberimize gelmeye davet ediyor? Ne diye Peygamberimizin onlar için af dileyecek olmasından bahsediyor? Araya peygamberi koymak caiz olmasaydı, onlara: “Gelin, Allah’ın Resulü sizin için af dilesin.” denilir miydi?
B- “Gelin, Allah’ın Resulü sizin için af dilesin.” sözü, Allah’ın resulüne tevessül edin; Allah ile aranıza onu koyun; o da sizin için af dilesin manasındadır. Bu da tevessülün ta kendisidir…
A- Aynen öyle. Peki, ayet nasıl devam ediyor? Rabbimiz diyor ki: Onlara böyle denildiğinde, başlarını çevirirler ve kibirlenirler… İşte tevessülü şirk kabul edenler, bu zümreye dâhildir… Biz onlara gelin, Peygamberimizin hürmetine isteyin, dediğimizde; bize: “araya peygamber giremez, biz onun hürmetine falan istemeyiz” diyorlar. Bu söz, ayette de ifade edilen yüz çevirmek ve kibirlenmek değil midir?
B- Evet doğru diyorsun yüz çevirmek ve kibirlenmektir.
A- Bak, şu sözüme dikkat et! Eğer tevessül caiz olmasaydı ve şirk olsaydı, onlardan Peygamberimize gelmeleri istenmez ve Peygamberimizin onlar için af dileyeceğinden bahsedilmezdi…
B- tevessüle şirk diyenler, diyor ki İnsanları Allah ile aramıza koymak şirktir ve en büyük günahtır…, eğer mesele bunların dediğin gibiyse, ne diye bir kısım insana, Resulullah’a gitmesi ve araya onu koyması emrediliyor?
A- Ve onlar gitmeyince, niçin bu hal onların kibrine veriliyor… Bak araya peygamberi koymamak imandan değilmiş, kibirdenmiş. Ayet böyle diyor..
B- Aynen öyle. Birde tevessüle şirk diyenler, diyor ki, Kur’an’da tevessülü destekleyecek bir ayet bile yokmuş. Ben şunu anladım ki bunlar Kur’an’dan işlerine gelen yerleri, işlerine geldiği gibi anlatmaya ve bunun ile insanları aldatmaya çalışan kimselerdir. Nasıl olur da bu ayetleri görmemezlikten gelebilirler ve Kur’an’da tevessülle ilgili ayet yoktur diyebilirler.
A- Evet el insaf diyorum bu naklettiğimiz 6. ayet-i kerime gibi daha başka ayetler de var. Ama dedik ya bunları derdi başka. Tarihin her döneminde bu tür insanlar gelmişler ama ehli sünnet ulemasının sarsılmaz delilleri karşısında fazla dayanmayıp fikirleri ile tarihin çöplüğüne gömülüp gitmişlerdir. Bunlar o çöplüğü eşeleyip aldıkları sözleri kendilerine ait düşüncelermiş gibi yaymaya çalışan zavallılardır. Kesinlikle biliyoruz ki, bunların kendilerine ait tek bir fikri dahi olmadığı gibi kabiliyet ve gayretleri fikir üretmeye hiç de elverişli değildir.
Kullandıkları ifadelerden anlayabildiğime göre de zihinleri ya müsteşriklerin veya Mutezile’nin görüşlerinden yer gösterilmeden alınan bilgi ifrazatı ile doludur.
B- Allah bunların şerrinden hepimizi bilhassa benim gibi bir şey bildiğini zanneden ama pek bişey de bilmeyenleri muhafaza etsin. Onların kanması çok kolay. Çünkü kendilerini sureti haktan gösterip öyle saldırıyorlar. İşte, araya birini koymak şirkmiş, ister melekleri koy, ister peygamberleri, bu çürümüşlükmüş, böyle diyorlar,
A- Bizde diyoruz ki Münafikun suresinin 5. ayetini okumuyor musunuz? Bakınız ayet diyor ki: “Allah’ın resulüne gelin, o sizin için af dilesin…” İlmi değil, azıcık aklı olan, bu ayetten tevessülün caiz olduğu hükmünü çıkarabilir. Zira tevessül caiz olmasaydı, onlar Peygamber Efendimize davet olunmazdı.
Şimdi sana şu soruları soruyorum, eğer tevessül caiz değilse;
1- Niçin onlara Peygamberimize gelmeleri emrediliyor…
2- Niçin tek başlarına tövbe etmeleri emredilmiyor
3- Niçin peygamberimizin onlar için af dileyecek olmasından bahsediliyor
4- Peygamberimize gelmeyenler yani tevessül etmeyenler niçin kınanıyor ve niçin onlara kibirli deniliyor
5- Araya Peygamberi sokmak şirkse, Kur’an şirki mi emrediyor… Akıllarının başlarına gelmesi için daha kaç soru sorayım. Artık ben bu kişileri rabbime havale ediyorum…
Tevessülün caiz olduğuna dair bu bölüme kadar 6 ayet-i kerimeyi tahlil ettik. Daha başka ayet-i kerimeler de var.
B- Bence bu kadar delil artık yeter. Kesinlikle inandım ki tevessül caizdir. Aslında ilk delili sunduğunda ben tatmin olmuştum ama hem daha çok şey öğrenmek hem de seninle sohbetin tadından mahrum olmamak için konuyu uzattım. Hakkını helal et.
A- Helal olsun bende çok lezzet aldım bu sohbetten. Madem netice hâsıl oldu, doğru diyorsun öyleyse ben tevessül hakkındaki hadis-i şerifleri, sahabe efendilerimizin uygulamalarını ve bu konudaki icmayı, yani İslam âlimlerinin ittifakını ve tevessülü inkâr edenlerin sözde delillerine cevapları e- kitabımıza havale ediyorum.
Her ne kadar ayetler tevessülün caiz olduğunu güneş gibi göstermeye kâfi gelse de ben sana Hadis-i şerifleri, sahabe efendilerimizin uygulamalarını ve bu konudaki icmayı okumanı şiddetle tavsiye ediyorum. Onları da okuduğunda yakinen göreceksin ki tevessül caizdir. Tevessüle şirk diyenlerin sözlerinin dalaletten başka bir hakikati yoktur. Onlar Kur’an’ı hevalarına göre yorumlayan bir kısım nasipsizlerdir ki. Allah onların şerrinden ümmet-i Muhammedi muhafaza etsin.
B- Elbette sonuna kadar okuyacağımdan hiç şüphen olmasın. Sadece okumakla da kalmayacağım. Senin beni aydınlattığın gibi bende elimden geldiğince bu delilleri insanlara yaymaya çalışacağım.
A- Allah senden razı olsun ve senin gibi gayretli ve şevkli kardeşlerimizin sayısını arttırsın.