Video Metni:
El Mâcid ismi şerifinin iki manası vardır. Birinci manası, Zatı mukaddes olan, şan ve şeref sahibi demektir. İkinci manasıysa Lütuf ve keremi sonsuz olandır. Mecd” masdarından bir sıfat olan bu isim Mecîd ismiyle aynı manadadır. Mecîd ismi, Mâcid ismine göre daha mübalağalıdır. Şimdi bu iki manayı tefekkür edelim.
- El Mâcid: Zatı mukaddes olan, şan ve şeref sahibi
Allah-u Teala Mâcid’dir. Zatında ve sıfatlarında sonsuz kemal ve cemalin sahibidir. Bu cihette rabbimiz Mâcid’dir şan ve şeref sahibidir. Hayat, ilim, irade, kudret gibi tüm ezelî ve ebedî olan kemâl sıfatlara sahip ve tüm noksan sıfatlardan münezzehtir. Şu dünyada bazı insanlar şan ve şeref sahibi olarak yad edilir. Onların bu şekilde anılmasına sebep olan şey ya kuvvetleri ya ilimleri ya cömertlikleri veya buna benzer sıfatlardır ki bu sıfatların hepsi sınırlı ve noksan olmasına rağmen onları şu dünyada şan ve şeref sahibi yapmıştır. Demek şan ve şeref bu sıfatlara sahip olmanın neticesidir.
İşte Rabbimiz Mâcid’dir sonsuz şan ve şeref sahibi dediğimizde de tüm kemal sıfatlara sahip olduğunu ve tüm noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu anlamalıyız. O halde şan ve şerefin mutlak sahibi Mâcid olan Allah’tır dediğimizde şu manalar ile bu ismi tefekkür etmeliyiz.
Sonsuz ezeli ve ebedi hayatın tek sahibi olan Rabbimizin şanı yücedir o Mâcid’dir. Bir çiçeği yaratmakla bir baharı yaratmak, bir baharı yaratmakla tüm mahlukatı yaratmak kudretine aynı kolaylıkta olan Rabbimizin şanı yücedir o Mâcid’dir.
Maddenin içindeki atomlardan sema denizinde yüzen yıldızlara kadar her şeyi mükemmel bir intizam ve denge ile çevirerek sonsuz ilmin tecellileri bizlere gösteren Rabbimiz Mâcid’dir.
Bir şeyi dilemesi başka bir şeyi dilemesine mâni olmayan ve iradesine kimsenin kayıt koyamadığı, iradesi nihayetsiz olan Rabbimizin şanı yücedir o Mâcid’dir
Her sesi işiten ve hiçbir sesin diğerini işitmesine mâni olamadığı Rabbimizin şanı yücedir o Mâcid’dir. Her şeyi gören ve hiçbir şey nazarından gizli kalmayan Rabbimizin şanı yücedir o Mâcid’dir. Her mahluku dilediği şekilde yaratan Rabbimizin şanı yücedir o Mâcid’dir.
Mukaddes zatı ve sıfatları sonsuz azamet ve kibriyada olan, bütün büyükler ve büyüklük ifadeleri onun büyüklüğü yanında tarif edilemeyecek kadar küçük olan Rabbimizin şanı yücedir o Mâcid’dir.
Efendimiz s.a.v de Mâcid olan Rabbimizi şöyle zikretmiştir: Ey zihinlerin, yüceliğini idrak edemediği! Ey hayallerin, hakikatine erişemediği! Ey azamet ve kibriya örtüsü olan! Ey gözlerin, kemalini idrak ve ihata edemediği! Ey akılların, sıfatlarına ulaşmaktan aciz kaldığı! Ey fikirlerin, kibriyasının hakikatine ulaşamadığı! Ey insanların, sıfatlarını güzelce tavsif edemediği…
- El Mâcid: Sonsuz lütuf, kerem ve cömertlik sahibi olan
Her varlık sonsuz lütuf ve kerem sahibi olan Rabbimizin El Mâcid ismine bir ayna olmuş ve bu ismin tecellisiyle o nimet ve ihsanlara mazhar olmuştur. Şimdi bu ismin insandaki tecellisine bir bakalım. Bizler yoktuk ve yokluk karanlıklarında bir hiç iken varlık alemine çıkarıldık ve var olduk. Var olmak nasıl bir lütuf ve ihsandır. İşte bu lütuf ve ihsanın sahibi El Mâcid olan Rabbimizdir. Var olduk ama varlıklar içinde bir taş, toprak gibi câmid bir varlık olmadık. Hayata mazhar olduk. Hayatı bize hediye eden yine Sonsuz kerem ve cömertliğin sahibi El Mâcid olan Rabbimizdir.
Hayata mazhar olduk ama hayat sahipleri içinde bir ağaç bir çiçek gibi nebati bir hayata mazhar olabilirdik ama olmadık ruh sahibi bir canlı olduk. İşte o ruhu bizi üfleyerek çok büyük bir nimet sofrasına bizleri oturtan yine El- Mâcid olan Rabbimizdir. Ruh sahibi olduk ama ruh sahipleri içinde bir kedi, bir kuş, bir karınca olabilirdik ama olmadık akıl, şuur ve idrake mazhar olarak insan olduk. Yeryüzünde tüm mahlukat bize itaat ettirildi. Tüm bu ihsanın sahibi olan yine El- Mâcid ismi şerifidir. İnsan olduk ama insanlar içinde onu tanımayan bir müşrik, putperest veya ona ortak koşan bir Hristiyan ve Yahudi olabilirdik ama olmadık elhamdülillah Müslüman olduk. Bize kendini tanıma ve iman ile ona itaat etme şerefini ihsan eden yine El- Mâcid olan Rabbimizdir.
Güneşi dünyamıza bir soba ve lamba yapan, ayı karanlık gecelerimize bir takvim ve kandil yapan El Mâcid ismiyle müsemma sonsuz kerem ve ihsan sahibi olan Rabbimizdir. Yeryüzünü bize bir sofra yapıp baharı bir gül destesi gibi o sofraya koyan ve hiç ummadığımız yerlerden bizi besleyen koyun ve inekleri bir süt çeşmesi, denizi taze balık deposu yapan o simsiyah topraktan çeşit çeşit rızıklarla bizi besleyen, Rahmetinin bir eli hükmünde olan o dallara en güzel meyveleri takarak bize ihsan ve keremini yani Mâcid olduğunu gösteren yine Rabbimizdir. Bir damla su iken Anne karnında halden hale çevirip bizi şu aleme çıkartan anne ve babamızı bize hizmetkar ve şefkatli bir bakıcı hükmüne getirip bizi nazeninane besleyip büyüten yine El Mâcid olan Rabbimizdir. Kalplerimize sevgiyi, şefkati, muhabbeti, koyan, Aklımıza idrak ve tefekkür yeteneğini veren, vicdanı doğruyu gösteren bir pusula gibi içimize yerleştiren ve birçok manevi latifeleri ve onların rızıklarını da bize ihsan eden yine el Mâcid isminin bizdeki tecellisidir. Şimdi bu ismin hayvanlarda ki tecellisine bir bakalım.
O çeşit çeşit hayvanatı yoktan var edip şu alemden en güzel şekilde istifade edebilecekleri maddi ve manevi cihazlarla donatan El Mâcid olan rabbimizdir. Onlara sadece bu cihazları vermekle kalmayıp vazifelerini öğreten de yine O’dur. Kuşa kanat takıp uçmayı, balığa yüzgeç verip yüzmeyi, Arıya bal yapmayı, Örümceğe ağ örmeyi öğreten yine El- Mâcid olan Rabbimizdir. Ve o tüm hayvanatı her gün hiç ummadıkları yerden besleyen, büyüten Sonsuz kerem ve ihsanına mazhar eden yine O’dur. Ve o hayvanat alemindeki tüm canlıları en güzel isimlerine ayna yapan, her birini ilahi bir kaside ve mektup gibi yazarak o mektuplarda bize kendini anlatarak o mahlukları bu yüksek şeref ve makama yücelten yine El- Mâcid olan Rabbimizdir. Şimdi bu ismin bitkilerdeki tecellisine bir bakalım.
Tüm bitkiler alemini yoktan var eden ve onları nebati bir hayat mertebesine ulaştıran O’dur. Simsiyah topraktan onları besleyen, güneşi başlarına lamba ve soba yapan, bulutları üzerlerinde gezdirmekle onları sulayan yine O’dur. Her birini ilahi bir kitap hükmüne getirip o kitaplarda en güzel isimleri ile bize kendini tanıtan yine El Mâcid olan Rabbimizdir.
Evet, ezelden ebede bütün nimet ve ihsanlar, lütuf ve ikramlar O’nun hazinesinden gelmekte, O’nun kereminden akmaktadır. Tüm varlık alemi El- Mâcid isminin kendilerindeki tecellisiyle bu ihsanlara mazhar olmaktadır.
Bu ismi şerife karşı vazifelerimiz ise şunlardır. Zatı mukaddes, şan ve şeref sahibi olan Rabbimizi bize kuranda zikredildiği ve efendimiz (s.a.v)’in tarif ettiği isim ve sıfatlarla tanımaktır. Sonsuz cemalin ve kemalin sahibi El- Mâcid olan rabbimizi şanına yakışmayan her türlü kusur ve noksanlıktan tenzih etmek ve tüm kemal sıfatlarla tesbih etmektir. Mazhar olduğumuz tüm maddi ve manevi nimetlerin üzerinde El- Mâcid isminin tecellilerini görüp Rabbimizi El-Mâcid El Mâcid diyerek zikretmektir. Sadece kendimizde değil tüm hayvanat ve bitkiler alemine baktığımızda sonsuz ilim, kudret, irade, rahmet lütuf ve hikmetin tecellilerini okuyarak senin şanın yücedir sen sen sübhansın diyerek Rabbimizi bu isimle zikretmektir.