Video Metni:
Hâkimiyet bağımsız olmayı ister ve başkasının müdahalesini reddeder. Yoksa hakimiyetten bahsedilemez. Hâkimiyetin sönük bir gölgesine sahip olan aciz insanlar, fıtraten yardıma muhtaç oldukları halde gayrın müdahalesini reddeder ve o küçük hakimiyetine başkasının karışmasına müsaade etmez. Peki şöyle düşünelim bir sultan ki hakimiyetinin gereği kendisi hükmetmek isterken bunu muhafaza edemese, hakimiyetine başka eller müdahale etse, hükmettiğinde hükmünü icra edemese ne olur?
Bu işin neticesi olarak artık o sultanın hakimiyetinden bahsedilemediği gibi mülkünde başka ellerin karışması sebebiyle düzen de bozulmuştur. Demek başkasının müdahalesini reddedemeyen bir hakimiyet sönecek ve başka ellerin karışması karışıklığa sebebiyet verecektir. Düzen bozulacak ve kaos hâkim olacaktır. Bu sırdandır ki bir memlekette iki padişah, bir vilayette iki vali, bir nahiyede iki müdür, hatta bir mahallede iki muhtar bulunmuyor. Eğer bulunsa düzen karışacak ve kargaşa hâkim olacaktır.
Evet hâkimiyetin bir gölgesi, âciz ve yardıma muhtaç olan insanlarda bu derece başkasının müdahalesini reddederse ve ortaklığı kabul etmezse elbette aczden münezzeh olan sonsuz bir kudretin sahibi olan Allah’ın saltanatı ve hâkimiyeti, hiçbir cihetle iştiraki ve başkasının müdahalesini kabul etmez. Hatta şiddetle reddeder.
Evet o öyle bir sultandır ki sonsuz kudreti, ilim ve iradesiyle tüm alemleri hakimiyetine boyun eğdirmiştir. Azametine karşı her şey ona kemal-i itaatle boyun bükmüştür. Şu dünyada en aciz sultanlar bile o küçük hakimiyetine başkasının karışmasına müsaade etmezken böyle sonsuz bir hâkimiyet; hakimiyetine gölge düşürecek bir iştirake müsaade eder mi?
Hakimiyetin sönük bir gölgesine sahip olan aciz insan gayrın müdahalesini böyle reddederken Mutlak Hakimiyetin sahibi olan Allah mülkünde başka ellerin müdahalesiyle sonsuz hakimiyetine kayıt konulmasına izin verir mi? Elbette vermez ve vermemiştir. Ve gayet şiddetle şirki reddedip ve şirki tevehhüm ve itikad edenleri hiddetle dergâhından tard etmiştir. İşte Kur’an-ı Hakîm’in ehl-i şirk aleyhinde gayet şiddet ve hiddetle beyanatı bu hakikatten dolayıdır.
Onun sonsuz hakimiyetine en parlak delil ise alemde zerrelerden güneşlere kadar gözüken intizam ve düzen, o sultanın mülkünde asla bir şeriki olmadığına güneş gibi bir delildir. Demek hâkimiyet tek olmayı vahdeti iktiza ettiği gibi alemdeki intizam dahi o hâkimiyetin vahdetini ve birliğini gerekli kılmaktadır. Yoksa intizam yerini karmaşaya, düzen yerini kaosa ve kargaşaya bırakırdı.
Eğer göklerde ve yeryüzünde Allah’tan başka ilahlar olsaydı, her ikisi de fesada uğrardı. Yüce arşın sahibi Allah, onların yakıştırdıkları vasıfların hepsinden uzaktır. (Enbiya Suresi 22. Ayet)
İlâh, her türlü noksanlıktan uzak ve bütün kemal sıfatlarla sıfatlanmış bir Zât-ı Vâcib demektir. Haşa birden fazla ilâh varsayıldığında, her birinin varlığı zorunlu, kudreti sonsuz, ilmi her şeyi kuşatan ve iradesi mutlak olmalıdır… Bu mümkün değildir. Çünkü, faraza iki ilâh olsa, her ikisinin de mutlak kudret, mutlak tasarruf, mutlak hakimiyet sahibi olması gerekecektir. Bu durumda çelişkiler, çatışmalar ve tezatlar ortaya çıkar. Birisi hayat vermek isterken, diğeri öldürmek isteyecek, ya da biri bir varlık yaratmak isterken, diğeri yaratmamak isteyecek, müdahale edecektir. Birisi güneşin doğmasını doğudan isterken, diğeri batıdan isteyecektir. Benzer örnekler çoğaltılabilir. Her iki ilâhın da istediklerinin gerçekleşmesi gerektiğinden, bir şeyin aynı anda hem yaratılması hem de yaratılmaması safsatası ortaya çıkacaktır ki bu, sonsuz sayıda çelişkileri içerir.
Şu kâinatta, atomlardan gezegenlere, çekirdeklerden ağaçlara, sinek kanatlarından gökyüzü lambalarına kadar her şeye hükmeden, hassas, mükemmel ve değişmez bir düzen içeriyorsa, o zaman kâinatın yaratıcısı birdir ve vehimlerde dolaşan şirkin hariçte hiçbir yeri yoktur.
Öte yandan, bu evrenin birden fazla ilâhın iş birliğiyle yaratılması ve idare edilmesi de imkansızdır. Çünkü iş birliği, tarafların bir işi ayrı ayrı yapamamalarının neticesidir. Bu da iki ilâhın aciz ve birbirine muhtaç olması ve birbirlerinin etkisi altında olması anlamına gelir. Böyle bir durumda, her iki ilâhın uluhiyetleri, hâkimiyetleri, irade, ilim ve kudretleri sınırlanmış olur. Zayıf olan, muhtaç olan, kayıtlı ve sınırlı olan bir ilâh olamaz. Evet, bir şeyin hem sonsuz hem de sınırlı olması imkansızdır. Hayal edilen ilâhlardan birinin diğerinin emir ve iradesine boyun eğmesi de düşünülemez. Çünkü itaat eden, ilâh olamaz.
Evet Allah tek tir; zatında, eşi ve benzeri olmadığı gibi, sıfatlarında, fiillerinde dahi ortağı olmayandır.